“Afrika Boynuzu – Türkiye İlişkilerinde Paradigma Değişimi” Uluslararası Sempozyum Raporu

Afrika Vakfı, Nairobi Üniversitesi ve Kenya Diplomasi Araştırmacıları Derneği (DIPSAK) işbirliğiyle 22 Mart 2023 tarihinde Kenya’nın başkenti Nairobi’de “Afrika Boynuzu – Türkiye İlişkilerinde Paradigma Değişimi” başlıklı uluslararası bir sempozyum düzenledi. Sempozyumun amacı, iki bölge arasındaki artan etkileşimin mevcut jeopolitik ve jeostratejik nedenlerinin anlaşılmak istenmesiydi. Etkinlik, her biri Afrika Boynuzu ile Türkiye arasındaki ilişkilerin değişen doğasıyla ilgili belirli bir konuya odaklanan üç oturumdan oluştu.

Moderatörlüğünü Prof. Dr. Maria Nzomo’nun üstlendiği “Güvenlik Sorunlarının Yaygınlaşması ile Karşılaşılan Zorluklar” başlıklı ilk oturumda, beş tebliğ bu konunun çeşitli yönlerini tartıştı.

Samuel Mwiti Njagi’nin “Afrika Birliği’nin (AfB) Barış ve Güvenlik Mimarisinde Türkiye’nin Rolünün Eleştirel Bir Analizi: Somali Örneği” başlıklı tebliği, Türkiye’nin Afrika Boynuzu’nda, özellikle de Somali’de güvenliğin sağlanmasındaki önemli rolünü vurguladı. Njagi, Türkiye’nin Afrika Birliği’nin barış ve güvenlik mimarisine katılımının resmileşmemiş olsa da, Türkiye’nin Somali’deki güvenlik teşkilatlarının gündemini belirleme ve eğitiminde önemli bir rol oynadığını savundu.

İkinci tebliği sunan Abdurrahim Sıradağ, Türkiye’nin bölgenin güvenlik meselelerinde artan rolünü ve stratejik etkisini ele aldı. Sıradağ, Türkiye’nin Afrika Boynuzu’ndaki güvenlik politikasının 2017’de Somali’de askeri üs açmasıyla yeni bir dinamik kazandığını ve Türkiye’nin Somali ordusu ve polis gücünün yeniden inşasında önemli bir rol oynadığını savundu. Sıradağ, Türkiye’nin Kenya ile 2014 yılında imzaladığı güvenlik ve savunma anlaşmasının etkilerini de inceleyerek Türkiye’nin bölgede güçlenen varlığına dair değerli bilgiler verdi.

Patrick Maluki adına sunulan bildiride, bölgenin Hint Okyanusu’ndan Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı üzerinden Avrupa’ya uzanan ticaret arterine komşu olması nedeniyle önemi ele alındı. “Afrika Boynuzu’nun Enerji Güvenliğinde Türkiye’nin Rolü” başlıklı çalışmada, Türkiye’nin enerji güvenliğinde artan rolüne ve bölgenin ekonomik kalkınması üzerindeki önemli etkilerine dikkat çekildi.

Yunus Turhan “Yeni Bir Yol Ayrımında Etiyopya: Ulusal Anlaşma mı, Anlaşmazlık mı?” başlıklı tebliği ile Etiyopya’daki Tigray krizinin olası sonuçlarını tartışarak, Tigray çatışmasının daha geniş bir bölge üzerindeki etkilerinin derinlemesine bir analizinin önemini vurguladı. Krizi çözmek ve daha fazla istikrarsızlığın önüne geçmek için acilen harekete geçilmesi çağrısında bulunan Turhan, konuyla ilgili Türkiye ile Etiyopya arasındaki olası işbirliği alanlarına değindi.

Zerihun Berhane tarafından gerçekleştirilen başlıklı son sunumda, iklim değişikliğinin zengin fiziksel şartlara sahip, ancak uzun süredir devam eden çatışmalar, çevresel bozulma, yoksulluk ve az gelişmişlik ile boğuşan Afrika Boynuzu bölgesi üzerindeki etkisine dikkat çekildi. Berhane’nin iklim değişikliğinin Afrika Boynuzu’ndaki mevcut ve gelecekteki sonuçlarına ilişkin analizi, Türkiye’nin bölgeyle olan ekonomik ve siyasi ilişkilerindeki güçlükleri ve imkânları vurguladı.

Sempozyum, öğleden sonra Dr. Kizito Sabala’nın moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Sektörler Arası Ekonomik Angajmanın Kurumsallaşması” başlıklı ikinci oturumla devam etti.

Fred Jonyo, “Kenya-Türkiye İlişkilerinin Ekonomi Politiği” başlık sunumuyla ikinci oturumun ilk sunumunu yaptı. Jonyo, Türkiye ile Kenya arasındaki ekonomik ilişkilerin karşılıklı olarak faydalı olduğunu savundu. Her iki ülke de ekonomilerini çeşitlendirmesi ve ikili anlaşmalarının kazanımlarından tam olarak yararlanmak için ticaret kısıtlamalarını kaldırmaları gerektiğini ifade etti.

Abdulqadir Adem’in “Türkiye Afrika Boynuzu İlişkileri: Ekonomik Politik Bir Perspektif” başlıklı tebliği, Türkiye’nin Afrika Boynuzu bölgesinin tamamında jeopolitik, güvenlik ve ekonomi sahalarında güçlenen varlığını inceleyerek daha geniş bir bakış açısı sağladı.

Maria Nzomo, Winnie Rugutt ile birlikte kaleme aldıkları “İkinci Afrika Talanı? Türkiye-Afrika Boynuzu Kalkınma Yardımı İlişkileri Örneği” adlı çalışmayı sundu. Türkiye’nin özellikle Afrika Boynuzu’na kalkınma yardımı sağlanmasındaki etkisinin bir analizini yaparak, Afrika’daki varlığını ve rolünü tartıştı.

Chaofan Yu, “Afrika’da Devlet-Özel Sektör İlişkileri: Çin Sanayi Bölgeleri ve Türk İnşaat Projelerinin Karşılaştırmalı Bir Çalışması” başlıklı dördüncü sunumda, Etiyopya ve Nijerya’daki Çin sanayi bölgelerinin devlet-özel sektör dünyası ilişkisini Etiyopya ve Tanzanya’daki Türk inşaat projeleri ile karşılaştırdı. Çin’in ekonomik devlet yönetimi (statecraft) olarak devlete ait işletmeleri kullandığını, Türkiye’nin ise Afrika projelerini desteklemek için özel şirketlerle aktif olarak işbirliği yaptığını gösteren bulgularını sundu.

İkinci oturumun son sunumunda Fatma Kantaş Yılmaz ve Pınar Güngör Ketenci, Afrika Boynuzu’ndaki Cibuti, Eritre, Etiyopya ve Somali’deki sağlık sistemi göstergelerinin karşılaştırmalı analizini yaptıkları çalışmalarını anlattılar. Çalışma ile yaşam beklentisi, ölüm oranları ve sağlık harcamaları gibi sağlık hizmeti göstergelerini incelemek için veri zarflama analizi kullanılarak, ülkelerin istenen çıktıları elde etmek için girdilerini kullanmada yetersiz oldukları ortaya kondu.

Sempozyumun üçüncü ve son oturumunda, moderatörlüğünü Mesut Özcan’ın üstlendiği “Diplomatik Alanların Çoğalması ile Doğan Fırsatlar” başlığında beş çalışma sunuldu.

Mumo Nzau tarafından sunulan ilk çalışma, 21. yüzyılın rekabetçi ve küreselleşen dünyasında Türkiye-Afrika Boynuzu ilişkilerine yönelik stratejik seçenekleri tartıştı. Nzau, çatışmalı ilişkilerden kaçınmak için sürdürülebilir işbirliğini ve sağlıklı rekabeti sağlamanın önemini vurguladı.

İkinci sıradaki tebliği sunan Fathe Wozir, yumuşak gücün Türkiye ile Etiyopya arasındaki diplomatik ve kültürel bağları ilerletmedeki rolünü tartıştı. Wozir, Etiyopya’da çok sayıdaki Türk kurumlarının varlığını ve Türkiye’nin denizaşırı ilişkilerini geliştirmek için kültürel diplomasiye verdiği önemi vurguladı.

Safa Uslu, Mücahit Küçükyılmaz ile birlikte hazırladıkları çalışmayı sunarak Türkiye’nin Sahraaltı Afrika stratejisini merkez-çevre kavramları bağlamında değerlendirdi. Türkiye’nin çevreden merkeze doğru evrilen Siyasal İslam hareketinin Sahraaltı Afrika stratejisini nasıl etkilediğini anlatan Uslu, Türkiye’nin yumuşak gücüne, rol model olma potansiyeline, popülerleşen kültürüne ve sömürgeci geçmişi olmamasına dikkat çekerek, Türkiye’nin Afrika siyasetini geliştirmede bunların çok önemli unsurlar olduğunun altını çizdi.

Dördüncü sunumda Molla Asmare, Türkiye-Afrika Boynuzu İttifakı’nın enerji gelişimindeki rolünün bir analizini yaptı. Asmare, ittifakın zorluklarını, fırsatlarını ve çıktılarını ele alarak, Türkiye’nin Afrika Boynuzu’nun enerji kaynaklarına artan ilgisinin altını çizdi.

Son olarak Hacer Atabaş ve Mehmet Köse “Afrika Boynuzu’ndaki Türkiye Mezunlarının Etkisinin Ampirik Bir Analizi” konulu araştırmalarını sundular. Türkiye Mezunlarının, Türkiye ile Afrika Boynuzu arasındaki ilişkilere etkisini ve bölgenin kalkınmasına katkılarını inceleyerek, ilgili programlar ve mezunların çalışmalarına dayanan uluslararası işbirliklerine dair bilgiler verdiler.

22 Mart 2023’te düzenlenen “Afrika Boynuzu-Türkiye İlişkilerinde Paradigma Değişimi” uluslararası sempozyumu genel olarak Afrika Boynuzu ile Türkiye arasındaki ilişkilerin değişen yapısını incelemeyi amaçlamıştır. Gelişen ilişkilerin çeşitli yönlerine ışık tutan üç bilgilendirici oturumla hedeflerine başarıyla ulaşmıştır. İlk oturum, bölgedeki güvenlik meselelerine yönelik potansiyel işbirliğine, ikinci oturum farklı düzeylerde ekonomik ortaklıkların geliştirilmesine ve üçüncü oturum da diplomatik ilişkilerin çeşitlendirilmesine odaklanmıştır.

Sempozyum, araştırmacıların ve uzmanların Afrika Boynuzu ile Türkiye arasında dönüşen ilişkiler hakkında fikir ve görüş alışverişinde bulunmaları için bir platform sağlamıştır. Sempozyumda sunulan tebliğler, Türkiye’nin bölgede güvenliği, ekonomik kalkınmayı ve siyasi aktivizmi teşvik etmedeki rolünü eleştirel bir şekilde analiz etmiştir. Sempozyum, Türkiye’nin Afrika Boynuzu bölgesindeki angajmanının farklı boyutlarda büyüdüğünü ve bölgenin jeopolitik görünümünde olumlu bir değişime yol açabileceğini göstermiştir.